17 Ekim 2012 Çarşamba

Diyaliz

 

Diyaliz ve nefes darlığı


 

    Sürekli sırtüstü yatmaktan popomda yaralar oluşmaya başladı. Hemşireler altımı temizlerken sağa ve sola çeviriyorlardı ya. O zaman iki üç dakikalığına popom dinleniyordu. Gün geçtikçe daha acıyordu. Serumlarla vücudum şiştikçe ağırlaşıyordum.


(Popom iki yıl acımaya devam etti. İltihaplar geçmedi. Meğer yoğun bakımda sürekli sırtüstü yatmaktan kıl dönmesi oluşmuş. Kasım 2012'de kıl dönmesi ameliyatı oldum. Şimdi iyiyim hamdolsun. Babacığım ameliyattan önceki iki yıl ve sonrasında bana bebek gibi baktı, pansumanlarımı yaptı. Allah ebeden razı olsun.)


Ve bu arada yine beş dakikada bir su istemeye devam ediyordum. Serumla şiştiğim için doktorlar beni diyalize bağlayıp biraz şişliği hafifletmeye karar vermişler.


Ben yoğun bakımda olduğumdan diyaliz makinesini buraya getirdiler. O gün ve birkaç gün sonra tekrar diyalize girdim. Bir sürü kablolar ve iğnelerle üç-dört saat kımıldamadan yatıyordum.
 




    Diyalizden çıktığım ertesi sabah nefesim daraldı. Zorlanarak nefes alıp veriyordum. Zaten habire susuyorum ya, hemşireyi çağırıp su istiyorum. O da yatağı kumanda ile biraz doğrultup su içiriyor ya. Ben bir yudum suyla ağzımı ıslattırıp hemşireden hemen yatağı indirmesini rica ederdim.


Çünkü nefesim çok daralıyor ve boğulacak gibi oluyordum. Şimdi artık babam gibi astım hastalarının nasıl nefeslerini alamadıklarını anlayabiliyorum. Hani Kanuni Sultan Süleyman son zamanlarında çok hastaymış. Zor nefes alıp verirmiş. Ve demiş ki:


“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi ,  olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Bunun üstüne söz olmaz.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder