17 Ekim 2012 Çarşamba

Namaz cennetin anahtarıdır

 

Namaz cennetin anahtarıdır


 

   Hep Allah’ın varlığını tefekkür ederdim. Sadece şu açıdan bir düşünce bile beni kendime getirdi. Bir gözlük kendi kendine olamaz. Mutlaka yapan bir usta vardır.


Peki en gelişmiş kameralardan daha mükemmel gözü yapan bir sanatkar yok mudur? Gözlüğü alırken ustaya teşekkür ediyoruz. Peki neden gözümü yaratana teşekkür etmiyorum dedim.


Yani her sabah uyandığımda gözlerimi açıyorum. Gökyüzünün maviliğini, çiçeklerin rengini, annemin sesini duyuyorum, yüzünü görüyorum. Diğer organları yazmaya sayfalar yetmez.


Sabahları radyoyu açıyorum. Hoş bir sanat müziğiyle güne başlıyorum mesela. Düşündüm ve 2005 yılında beş vakit namaz kılmaya karar verdim.


(Doğuştan duyma engelli olan bebek, kulağına takılan işitme cihazı sayesinde annesinin sesini ilk kez duyduğunda bakın sevincini nasıl gösteriyor.)

 

   Aslında 2002-2005 arası ara ara namaz kılıyordum. Sadece babam beni banyo yaptırdıktan sonra abdestim bozulana kadar vakit namazlarını kılardım. İyi ki öyle başlamışım. Sindire sindire namazın tadını alarak kıldım.



Namazdan sonra bir sonraki banyo gününü iple çekerdim. Kur’an bile yirmiüç yılda tamamlanmadı mı? Aniden yükseklere çıkan pilotlar basınçta kalmıyor mu? O halde birden bire beş vakit namaz, nefsime ağır gelip usandırabilirdi.


Belki sizler de başlamak istiyor olabilirsiniz. Namazın tadını almak için bir müddet sadece Cuma namazı veya sabah namazı kılın. Eğer huşu ile namaz kılmışsanız, bir sonraki Cuma namazını özlemle bekleyeceksiniz.


Ve inşallah kendinizi hazır hissettiğinizde beş vakit namaza başlayın ve bırakmazsınız inşallah... Herhalde o zamanlar sağlığım daha iyiydi. Çünkü tekerlekli sandalyede kıbleye dönerek namaz kılardım.
 

 

   Böyle üç yıl devam ettim. İçimde tam huzuru yakalayamıyordum. Kur’an’da Allah buyurmuş ki:   "Kendisinden dilediğiniz her şeyi size vermiştir. Allah'ın nimetini sayacak olsanız bitiremezsiniz. Doğrusu insan pek zalim ve çok nankördür."   ( İbrahim suresi, Ayet: 34 )  


Yani o kadar çok şükretmem gereken şey vardı ki. Merhametli annem, babam ve kardeşlerim var. İşim var. Arabamız var. Gözlerim görüyor. Müzik dinliyorum. Ağzımın tadıyla pilav yiyorum.  Düşünüyorum. En önemlisi iman nimetim verildi.


 Bütün bu gibi saymaktan aciz olduğum nimetlere karşı teşekkürümü nasıl yapacaktım. Haftada üç gün banyodan çıkınca namaz kılmayı yeterli bulmuyordum.


Birisi bize küçük bir hediye verse veya iyilik yapsa bile defalarca teşekkür ediyoruz. Aybaşında elektrik veya doğalgaz faturasını ödemeyince hemen kesiyorlar. Acaba güneşin ısısı ve ışığı bedava mı?

 

   Allah Kur’an’da yüzlerce ayette namazı emrediyordu. Namaz kılanlar kurtuluşa ermiştir diyordu. Fakirseniz zekat ve hac farz değilmiş. Hasta veya tutamayan yaşlılar oruca bedel fidye verirlermiş. Fakat namaz her şart altında farzmış. İster kör, ister sağır, ister tekerlekli sandalyede, ister yatalak ol ve hatta savaşta bile namaz farzmış.

 

      İmandan sonra en önemli hakikat namazmış. Böylelikle beş vakit namazı kılma kararı aldım. Şimdilerde ise ağlayarak kıldığım beş vakit namaz bile Allah’ın verdiği nimetlere şükür için azdır diye düşünüyorum.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder