“Senin bir işin
var yahu”
Gazi üniversitesindeki randevumuza
geldik. Babam doktor hanıma olanları anlatıyordu. O sırada benim dikkatimi açık
bilgisayar çekmişti. 1999 da ülkemizde internet çok yeniydi. Ben doktor hanıma
“Siz şu an internettesiniz değil mi?” dedim.
Evet, dedi. “Lütfen söyler misiniz bu nörolojik hastalığımla ilgili hangi siteden bilgi alırım?” dedim.
Doktor hanım çok şaşırdı. “Sen ne iş yapıyorsun?” dedi. Babam anlattı. Ben “Özel bir şirketin argesinde elektronik devre kartları tasarımı yapıyordum ama artık çalışmayacağım” dedim. Öyle söyleyince bana bir konuşma yaptı:
“Celal bey, sen bu hastaneye gelirken hiç dikkat ettin mi? Sokaklar ordan oraya koşuşturan işsiz aylak insanlarla dolu. Senin bi işin var. Bilgisayar ve İngilizce biliyorsun. Çalışıp vergini veriyorsun. Lütfen git ve yarın işine başla!” dedi.
Bütün telefon numaralarını yazdı ve “Sorunun olursa beni mutlaka ara.” diye ekledi. İlaç olarak ta başta Hacettepede ki doçentin nöroloji uzmanıyla beraber verdiği o ilacı yazdı. “Çok isabetli ilaç. Ömür boyu kullansın” dedi.
Ve hala o ilacı kullanıyorum. Ve o günden beride aralıksız çalışıyorum. Emekliliğime iki yıldan az kaldı. Ama şu an hastalığım öyle ilerledi ki. Herhalde başta anlattığım SSK hastanesindeki doktorun dediği durum buymuş. Yani yatalak duruma gelebilir dediği bu halim herhalde.
Yine de bugünüme binlerce hamdolsun. Her geçen yıl bir önceki yılın sağlığını arıyorum. Emeklilik günlerini görebilir miyim Allah bilir. (Yıl temmuz 2010 Allah’a binlerce hamdolsun emekliliğe ulaştırdı.)
Evet, dedi. “Lütfen söyler misiniz bu nörolojik hastalığımla ilgili hangi siteden bilgi alırım?” dedim.
Doktor hanım çok şaşırdı. “Sen ne iş yapıyorsun?” dedi. Babam anlattı. Ben “Özel bir şirketin argesinde elektronik devre kartları tasarımı yapıyordum ama artık çalışmayacağım” dedim. Öyle söyleyince bana bir konuşma yaptı:
“Celal bey, sen bu hastaneye gelirken hiç dikkat ettin mi? Sokaklar ordan oraya koşuşturan işsiz aylak insanlarla dolu. Senin bi işin var. Bilgisayar ve İngilizce biliyorsun. Çalışıp vergini veriyorsun. Lütfen git ve yarın işine başla!” dedi.
Bütün telefon numaralarını yazdı ve “Sorunun olursa beni mutlaka ara.” diye ekledi. İlaç olarak ta başta Hacettepede ki doçentin nöroloji uzmanıyla beraber verdiği o ilacı yazdı. “Çok isabetli ilaç. Ömür boyu kullansın” dedi.
Ve hala o ilacı kullanıyorum. Ve o günden beride aralıksız çalışıyorum. Emekliliğime iki yıldan az kaldı. Ama şu an hastalığım öyle ilerledi ki. Herhalde başta anlattığım SSK hastanesindeki doktorun dediği durum buymuş. Yani yatalak duruma gelebilir dediği bu halim herhalde.
Yine de bugünüme binlerce hamdolsun. Her geçen yıl bir önceki yılın sağlığını arıyorum. Emeklilik günlerini görebilir miyim Allah bilir. (Yıl temmuz 2010 Allah’a binlerce hamdolsun emekliliğe ulaştırdı.)
Ben oniki yıldır her sabah ısırgan otundan yapılma bir karışım yiyorum. Babam her ay aktardan malzemeleri alarak kendisi hazırlıyor. Bu hastalığımla ilgili bir nöroloji doktoru tavsiye etmişti. Sanırım o sebeple hastalık yavaş ilerledi...
Karışım birer haftalık hazırlanmalı ki taze olmalı.
Aktar baharatçıdan (Babam Ankara Ulus'taki İstanbul Baharatçısından alıyor)
* ısırgan tohumu - öğüttürülmüş
* çörek otu - öğüttürülmüş
* süzme halis bal
Macun kıvamında karıştırılır.
Her geceyarısı aç karnına 1 çay kaşığı dolusu yenir.
Yani damakla ezilip yutulur ve su içilir.
Babam beni sabah namazına kaldırınca yedirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder