17 Ekim 2012 Çarşamba

İyileştiğimi sandım


İyileştiğimi sandım


 

   İşe başlamıştım. İlacı üç ay düzenli kullandıktan sonra düzeldim diye bıraktım. Moralimde düzelmişti. Zaten benim hastalık morale bağlıymış. Küçük üzüntüler bile hastalığımı ilerletiyordu.


Yaşadığım bunalımlar ve ağır ilaçlar hastalığımı ilerletmişti. Babam büyük uğraşlar sonunda SSK’dan bir tekerlekli sandalye aldı. Zor da olsa çaresiz kabullenmiştim.

 

   Oturduğumuz evimiz beşinci kattaydı. Merdiven korkuluğundan tutarak yavaş yavaş iner çıkardım. Yine kiracıydık. Hastalığım ilerleyince tekerlekli sandalye kullanmaya başladım. Artık bir elim merdiven korkuluğunda öbür elim babamın omuzunda beşinci kata güçlükle çıkabiliyordum. Babam ev aramaya başladı.


Ama paramız yoktu. Sekiz yıl önce ev yaptırmak için bir kooperatife üye olmuştu. Bitmesine çok az kalmıştı. Ama Ankara’nın öbür ucundaydı. İşyerime elli km idi. Babam o evi sattı. Ve oturduğumuz mahalleden giriş kat bir daire aldı. Hamdolsun ilk defa 1998 yazında kendi evimize taşındık.


Hala bu evdeyiz. Babam komşuların ısrarıyla geçen yıl balkondan sokağa uzanan bir köprü yaptırdı. Şu an arabadan eve tekerlekli sandalyeyle bu köprüden geçerek balkondan giriyorum.

 

       O zamanlar işyerinde gündüzleri tekerlekli sandalyedeydim. Akşamları tekerlekli sandalye işyerinde kalıyordu. Akşamları babamın ve iş çıkışında denk gelen bir arkadaşımın kolunda arabaya kadar giderdik.


Zamanla hastalığın ilerlemesiyle ve biraz kilo almamdan dolayı iki kişi bile yürütmekte zorlanırdı. Belki bazı arkadaşlarım yüzlerce kez koluma girerek yardımcı oldu. Haklarınızı helal edin lütfen. Sizi çok seviyorum.


Kız kardeşimi de anmadan geçemeyeceğim. Yaşı dolar dolmaz babam ona ehliyet almıştı. Babam onu iyi yetiştirmişti. Okul dışında beni işe o götürür getirirdi.



Güçlü bir kızdır. Yine herhangi bir arkadaşımla beraber kapıdan beni kolunda arabaya götürürdü. Allah onu eşiyle iki cihanda mesut etsin. Seni çok seviyorum abicim.
 

       Bana moral vermek için sağolsun Ereğli’den Menderes amcam gelmişti. Allah razı olsun. Onu çok seviyorum.


Ayrıca Ankara’da babamın amcasının kızı oturuyor. Kendisi emekli öğretmendir. Ben ona Fatma hala derim. Fatma halam o sıralar sık sık gelirdi. Moral veren, ümit veren sohbetler yapardık.


Eşi eniştem de bana isteğim üzerine Kur’an meali getirmişti. Ama o sıralar bunalımdan kurtulup okuyamamıştım. İlerde anlatacağım hidayete ermem sonraları o kitabı okuyarak başladı.


O sıralar evde somya denen bir tür kanepede yatardım. Fatma halam babama demiş ki “Bu çocuk çalışıyor, kazanıyor. Yazık çocuğa. Şu sünger yatak olur mu? Hemen ilk iş beraber gidelim bir ortopedik yatak alalım. Taksitle öder.”


Babam Fatma halama “Evet haklısın, düşünemedik. Hemen gidelim.” demiş. Hala o alınan yatakta yatıyorum. Allah Fatma halamdan ve eşinden razı olsun.

FATMA HALAM VE BEN
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder