17 Ekim 2012 Çarşamba

Bu hastalık geçici mi acaba ?

 

Bu hastalık geçici mi acaba ?


 

   Aslında kendimi bildim bileli, bu dengesizliği hissediyordum ama belki gün gelir geçer diye içime atıyordum. Gecekonduda otururken de babam hep şehir dışındaydı.


Ben dediğim gibi koleje gittiğimde gecekonduda oturmaktan ve arkadaşlarımla yürüyüş yapmaktan utanırdım. Çünkü düz yürüyemezdim. Evde erkek kardeşimi kıskanırdım. Çok düzgün yürürdü ve güzel futbol oynardı. Bazen onunla kavga ederdim. Bazen döverdim. Hakkını helal et kardeşim.


Şimdilerde Ankara’ya izine gelince benimle o ilgilenir. Tuvalet ve banyo ihtiyaçlarımı o yapar ve babamı dinlendirir. Seni çok seviyorum canım biraderim...
 
 
Bu dünyada muradına ermeyen
Ne yaşamış ne yaşıyor ne yaşar
Sevdiğimi sinesine sarmıyan
Ne yaşamış ne yaşıyor ne yaşar


Arayıp da öz yarini bulmayan
İki vücut bir tek gönül olmayan
Yari bulup yar gönlünü bilmeyen
Ne yaşamış ne yaşıyor ne yaşar

Yarin aşkı ile bağrı kavrulan
Ömrü boşa harman olup savrulan
Sevip sevip sevdiğinden ayrılan
Ne yaşamış ne yaşıyor ne yaşar

Gurbet elde garip olan Garibin
Derdin deryasına dalan garibin
Sevdiğinden ayrı kalan garibin
Ne yaşamış ne yaşıyor ne yaşar

SÖZ-MÜZİK: Neşet ERTAŞ

 

 
 

   Bu hastalıktan ötürü bazen kalemi tutamaz ve dolayısıyla yazmakta zorlanırdım. Bir defasında kolejdeyken yazılı sınavdaydım. Soruları cevaplandırırken birden elimin gücü gitti. Kalemi tutmakta zorlandım. Çivi yazısı gibi bir yazıyla zorla kağıdı doldurmuştum. Aynı olayı defalarca yaşadım. Yine kolejdeyken yaşadığım bir olayı unutamıyorum:

 

          Gözümü kapatınca dengemi iyice kaybediyorum. Bir gün yıl sonunda öğretmenimiz şimdi oyun oynayalım dedi. Oyun şöyleydi. Tahtaya iç içe daireler çiziliyor. Okçuların hedefi gibi. Her dairenin bir puanı var. Sınıf dört gruba ayrılıyor ve her gruptan öğrenciler sırayla puan alıyordu. Bu puanlar her grup için toplanıyordu. Öğrencinin gözleri atkıyla bağlanıyor. Öğrenci kendi etrafında üç kez dönüp elindeki tebeşirle tahtaya işaret koyuyordu.


Ben korkuyor ve içimden bana sıra gelmeden dersin bitmesi için dua ediyordum. Öğretmen “Celal tahtaya gel” dediği anda kızardım. Kalbim küt küt atıyordu. Gözüm atkıyla bağlandıktan sonra heyecandan kendi etrafımda nasıl döndüğümü hatırlamıyorum.


Gözümü açtığımda bütün sınıf kahkahalarla gülüyordu. Sarhoşlar gibi yalpalayarak dönmüşüm. O an ölmek ve unutulmak istedim.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder